26 Ocak 2011 Çarşamba

EAT PRAY LOVE


Senaryosu Ryan Murphy’ye ait olan ve yazar Elizabeth Gilbert’in filmle aynı ismi taşıyan ve kendi hayat deneyiminden yola çıkarak yazdığı kitaptan sinemaya uyarlanan filmin kahramanları Julia Roberts (Elizabeth Gilbert) , James Franco (David) , Javier Bardem (Felipe) gibi dünyaca ünlü oyuncular. Film, acılı bir boşanmanın ardından kendini bulma ümidiyle İtalya, Hindistan ve Bali’yi kapsayan uzun bir gezi türüne çıkan Elizabeth’in hikâyesini anlatıyor.
Aslına bakacak olursak “Eat, Pray, Love” filmini türünün bariz örneği olduğunu söylemek zor. Kahramanımız Elizabeth toplumsal koşullardan rahatsız olmamakta kendi içinde bazı sorunlar yaşamaktadır. Elizabeth olağanüstü bir durumla karşı karşıya olmamasına rağmen nedensiz bir şekilde kocasından boşanıyor. Kendini bulmak amacıyla da öncelikle İtalya’ya gidiyor. Burada bol bol yemek yiyip, İtalyanca öğreniyor. Kaldığı evle ilgili problemleri olsa da keyfi yerinde ve aslında gösterilmek istendiği kadar zor durumda değil. Daha sonra hindistan’a gidiyor ve burada da dua etmenin onun kendini keşfetmesinde etkili olacağını düşündüğü için bir kampa katılıyor. Dini yönü de güçlendikten sonra Hindistan’dan ayrılıp, Bali’ye gidiyor. Bali’nin doğal güzelliklerinin de eklendiği filmde ortaya müthiş manzaralar çıkıyor. Elizabeth burada yeşillikler içerisinde mükemmel bir evde kalıyor ve öylesinde gittiği bir partide Felipe ( Javier Bardem) ile karşılaşıyor. Bir daha aşık olmak istemediğini düşünen daha doğrusu acı çekmekten korkan Elizabeth Felipe’ye aşık oluyor. Her şey bir yana Elizabeth’in kendini keşfetme adına yaptığı yolculukta tam olarak neyi keşfettiği konusunda izleyici biraz şüpheli? Bunun dışında bu kadar ülke gezmesine rağmen parası hiç bitmeyen Elizabeth’in para kaynağının nereden geldiği de merak konusu.  İtalya, Hindistan ve Bali gezisi sırasında hiç çalışmadığı için ister istemez izleyicinin aklına “kredi kartının limiti sürekli harcama yapılmasına rağmen neden hala dolmadı?” şeklinde bir soru geliyor. Filmin afişinde Javier Bardemin kocaman fotoğrafını görüyoruz filmin başladığı dakikadan itibaren şimdi göreceğiz diye beklediğimiz Bardem, filmin son dakikalarında çıkıyor ortaya. Aktörler filmin tercih edilmesinde önemli rol oynasa da bu filmden beklenen tam olarak bu değildi. Bir sosoyal mesaj içermeyen film, insanda her an bavulunu toplayıp bir yerlere gitme hevesi uyandırıyor.
“Ye Dua et, Sev” aslına bakacak olursak gerçek yaşama oldukça uzak, fantastik bir dünyaya bir o kadar yakındır. Aynı zamanda film, türe hiçbir şekilde yeni bir şey katmamakla birlikte, filmin türünün dram olduğunu söylemek bile çok zordur. Buradan da anlayacağımız üzere film bir kendini keşfetme hikâyesi ile başlıyor daha sonra bu hikâye izleyiciyi gerek oyuncularıyla, gerek çekim mekânlarıyla sinemaya çekmeyi amaçlayan bir ticari film oluyor. Çevredan aldığımız tepkilerde bu yönde. İzleyiciler filmin, “ Julia Roberts ve Javier Bardem” hatırına izlenebileceği konusunda hem fikir. Özellikle “Shine” gibi dram türünün mükemmel örneği göz önüne alındığında “Eat, Love, Pray” ile ilgili söylenebilecek tek şey “ufak tefek keyifli anları olan ama 130 dakikayı aşan süresiyle alabildiğine boğucu bir film.”




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder