26 Ocak 2011 Çarşamba

BE KİND REWİND ( Lütfen Başa Sarın)


Yönetmenliğini müzik dünyasına yakınlığı ile bilinen ve daha önce video klip, reklam filmi ve kısa film türünde örnekler veren Fransız asıllı Michel Gondry’nin yaptığı filmin başrolünde ise daha önce “Kung Fu Panda, School of Rock, Pick of Destiny, High Fidelity” gibi filmlerden tanıdığımız kendisi de müzisyen olan Jack Black “Jerry” rolünde çıkıyor karşımıza. Filmin diğer kahramanları ise şöyle;  Mos Def (Mike) , Danny Glover (Bay Fletcher) , Mia Farrow (Bayan Falewicz) , Melonie Diaz (Alma) , Irv Gooch (Wilson) Chandler Parker (Craig) ve Arjay Smith (Manny)…Filmde dükkân sahibi Bay Fletcher rolüyle seyirci karşısına çıkan Danny Glover’ı daha önce rol aldığı “Escape from Alcatraz, Mandela, The Rainmaker, Saw” gibi filmlerden tanıyoruz.
Kısaca filmin konusundan bahsedecek olursak, baş ağrılarının sebebi olduğu bir elektrik santraline sabotaj yapmaya karar veren Jerry, istemeden de olsa beyninin manyetik bir güce sahip olmasını sağlar ve bu manyetik güç yüzünden arkadaşı Mike’ın çalıştığı videokaset dükkânındaki kasetlerin yarısından çoğu silinir. Jerry bu olay yüzünden batacağını düşünen dükkân sahibine inanılmaz bir fikir verir ve bu fikir sonucunda “Ghost Busters, Robocop ve Aslan Kral” gibi kültleşmiş filmlerin kopyalarını çekmeye koyulurlar ve asıl macera bundan sonra başlar.
Eternal Sunshine of the Spotless Mind ve Science of Sleep'in yönetmeni Michel Gondry öykülerini çocuksu bir hayal gücüyle anlatıyor. Gondry bizi hayal gücünün sınırlarında dolaştırıp gerçeküstü sinema ile bugünün sinemasını birleştiriyor. Filmlerindeki mizah ve şiirsel anlatım Gondry’nin kendine has üslubunu ortaya koyuyor.
Gondry ‘’Be Kind Rewind’’ ile kendi aracı olan sinema üzerine düşünmüş ve Amerikan film sanayine göndermeler yaparak; zekice, eğlenceli, samimi bir komedi filmi ortaya çıkartmış. Film yönetmenin diğer filmlerine göre değerlendirildiğinde özgün olmaktan biraz uzak. Filmin temel aldığı fikir alışılmadık olsa da sanki tanıdığımız Gondry’den beklediğimiz film bu değil. Film keskin bir mizah anlayışı ile bu günlerde Hollywood’daki yeniden çevrim furyasına dokundurmalarda bulunuyor. Gondry’ın filmde kendini bize en çok hissettirdiği yer artık başkalarının hikâyelerinden çok kendi hikâyelerini anlatma yolunu seçen Passaic halkının gerçek olmayan bir hikâyenin belgeselini çekmeye çalışması diyebiliriz. Bu bağlamda yönetmenin eldeki kısıtlı imkânların yaratıcı beyinleri yollarından alı koymaması gerektiği mesajını ilettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu noktada bütün imkânsızlıklara rağmen yine de kafasındaki öyküleri anlatmayı başaran Ed Wood’u ve onun sinema aşkını hatırlatmadan geçemeyeceğim.
Filmin ismi “Lütfen Başa Sarın” ile öyküyü anlamlandıracak olursak, bu isim VHS videokaset kiralandığı zamanlarda kasedin üzerine yazılmış bir uyarıdır aynı zamanda. Filmin açılış sahnesi bir caz sanatçısı olan Thomas ‘Fats’ Waller’ın Passaic şehrinde yaşadığına dair yapılan çekimlerle başlıyor. Açılışın bu sahneyle yapılmasının sebebi ise filmin bazı kilit noktalarında bu caz sanatçısı, önemli rol oynamakta ve ayrıca filmin sonundaki dramatik etki de yine bu caz sanatçısının üzerinden yaratılmaktadır. Çekilen bu ‘Fats’ belgeseli ile yönetmen bize bir anlamda daha önce gerçekleşmiş olan ve adına tarih dediğimiz anlatıların aslında kurgusal olabileceğini göstermiştir.
Kazara silinmiş videokasetlerinin yerine yeniden çevrimlerini kendi olanakları (hatta olanaksızlıkları) ile çeken Jerry ve Mike’ın yaşadıkları filmin ana hikâyesini oluşturmakta. Silinen kasetlerin üzerine kendi versiyonlarını çekmeleri ve bu çekimlerde yaşadıkları olaylar izleyiciyi koltuğundan düşürecek kadar komik. Filmde, elektrik santralindeki kamuflaj sahnesi, kütüphanede gerçekleşen hayalet avcıları çekimleri, patlamış beyin efektinin margarita pizza ile verilmesi, gece çekimini negatif modda yaparken, yüzlerinin negatif çıkmaması için suratlarının fotokopisini çekip yüzlerine koymaları akılda kalan komik sahneler. Çektikleri tekrar filmlerin kiralarından daha fazla ücret talep etmek için ortaya attıkları ‘işviçreleştirilmiş’ kavramı şimdiden lugatımızda yerini aldı. Filmde tekrar çekimlerinin yapıldığı When we were kings, 2001 a space odyssey, king kong, carrie ve man in black filmlerinin kolajı inanılmaz bir sahne olmasının yanı sıra yönetmen sadece bu sahne ile bile izleyicinin gönlünü fethetmeyi başarıyor. Kısacası tüm bu sahneler bir insan bu kadar mı yaratıcı olabilir dedirten türden.
Filmin sonlarına doğru Passaic halkı yıkılacak olan video dükkânında toplanıyor. Herkes yüzünde kocaman bir gülümseme ile ekranda çektikleri belgeseli izliyor. İşte o an filmdeki o belgeseli izleyen topluluk, aslında sinemada ‘Be Kind Rewind'ı izleyen topluluğun yansıması. İnsanlar o an beyaz perdede gördüler kendilerini, filmde oynamış gibi hissettiler ve bundan büyük bir mutluluk duydular. Gondry’nin hayal gücü ve Jack Black’in komedi kabiliyeti aynı filmde buluşunca ortaya tekrar tekrar izlenebilecek ve uzun süre akıllardan silinmeyecek bir komedi filmi çıkıyor.  Dahası; Lütfen Başa Sarın’ı bir daha izleyelim...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder